1 Nisan 2020 Çarşamba

Dini yaşam ve beşeri hayat


Hayat ciddi ve önemli bir gerçektir. Hemen bütün dinler hayati, kutsal bir olgu kabul ederler. Tanrı'nın yarattığı her can hun yaşama hakkına sahip olduğu görüşünde birlesirler.

Kur'an: "Allah'ın haram kıldıgı cana haksız yere kıymayın." (En'am, 151: Furkan, 68) buyurur.

Ancak canlılardan, insana ve dogal dengeye saglanacak yarar ve gelecek zarar dolayısıyla öldürmeye izin verilmiştir. O da türün üremesine engel olmayacak ölçüde olacaktır.

İlim adamları "Hayat Mücadelesi Kanunu'ndan söz eder.

ler. Aslan, bitkilerle beslenemeyen bir canlı olduğundan, hayat ta kalabilmek için, geyik ve benzeri hayvanları avlayıp yemek zorundadır. Kurbağa su sineklerini, yılan kurbağayı, leylek ye lan avlayarak hayatını sürdürür. Gerçekte bitkiler de canlıdır.

Otlarla beslenenler de yine bir canlıyı öldürerek, hayatta kal maya çalışırlar. Görülüyor ki canlılar böyle bir ilahi nizam için de yaşıyorlar.

Bu misalleri daha da çoğaltabiliriz. Bir şairimiz bu gerçeği şöyle ifade ediyor ve diyor ki:

Su saf, mavi gök altında dle böyle kurulmuş,

Her bir vücut, başkasının kanı ile yogrulmus

Bir çiçeğin ruhu gibi nazik, guzel görünen Bir yetimin gönlü gibi dokunmaya gelmeyen, Kelebekler bile birer kan içici canavar, Onlarda da gizli gizli öldürücü şeyler var!

(Mehmet Emin YURDAKUL)

Aslında insanlar da bu kanunun dışında yaşamıyor terlik onun akıl ve bilgi gibi çok üstün silahlan da var. Baron tabiat onun emrine ve hizmetine sunulmuştur. Ancak onu nas kullanacagi, ondan nasıl faydalanacagi da belli yasaklaria rurlandırılmıştır. Once dini yasaklarla, sonra insan toplumlar tarafından sikanlan yasalarla ortaya konulmuştur. Dogada hip bir canlı türü bir başka türün neslini tüketecek ve yok edecek güce sahip değildir. Canlılar arasında yalnızca insan, teknoloji nin icadı silahlarla bir başka türü, toptan yok edecek güce eri miştir. Işte hayat mücadelesi kanununda en önemli mesele bu dur. Bütün dinler ve din digi düşünceler bu konuda insanog.

luna büyük sorumluluk yüklemiştir. Hayat mücadelesini oburi canlılarda oldugu gibi ilkel duyguların ve içgüdülerin eline vermemis, kanun ve kurallara baglamishi Insan hayat, din ahlak ve hukuk kurallarıyla koruma altına alınmıştır. Yani insa nun hayat mücadelesi, insana yakışır bir üstünlük kazanmıştır.

Bu tedbirler alınmamış olsaydı, insanın hayvandan farka kal mazda. İnsan akıllı bir varlık olduğu için belki daha da korkunç hale gelirdi. Konfüçyüs'ün dedigi gibi, "Kaplana, bir de kanat ta kalsaydı, Vereceği zararlara sınır olmazdu!" Üzülerek söyleyelim ki insanoglu çoğu zaman, en yırtıcı hayvandan bile daha zararli hale gelebilmiştir. Bu durumda hayvanın doğal haline karşılık insan ahlakça daha aşagılara düşmüştür. Kur'an, insan bu haline ". hayvandan da aşağı" demiştir. Oysa insan olma duygu su ve erdemi, onu çok daha yukarılara taşımalıdır. Bir Ingiliz düşünürü: "Semiz bir domuz olmaktansa, yoksul bir Sokrates olmay tercih ederim" diyor. Epiktetos da: "Eger siğırlarla domuzlar kon sabilselerdi, saman ve yemden başka şey komesanlarla alay ederlerdi.

diyor.

Insan sadece gününü gün etmek için yaşamaz. Faydal ler yapmak ve işe yarayan faaliyetlerde bulunmak ister. lde değerler insan hayatına anlam ve değer kazandığı. Bir düşur run dediği gibi: "Bir insanın hayatında, hayatından daha de seyler yoksa onun hayatı da değeri yoktur."



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder